Free Porn
xbporn

https://www.bangspankxxx.com
Ana Sayfaİslam’da Sosyal Hayatİslam'ın Yaşlılığa Yaklaşımı

İslam’ın Yaşlılığa Yaklaşımı

Yaşlılık ömrün güçsüzlük dönemidir. Bununla beraber yaşlılara saygılı olmayı teşvik eden Hz. Muhammed (s.a.v) “Yaşlılara saygı, Allah’a saygıdan gelir.”[2] sözü ile konunun önemine dikkat çekmiştir.

Yaşlılık, ömrü olan hiçbir insanın kaçamayacağı bir durumdur.[3] Kur’an’da yaşlıların halinden bahsederken “ömrün en düşkün çağı” ifadesi kullanılmıştır.[4] Bu düşkünlük evresine erişen kişilere de merhamet ve güzel huyla muamele etmek tavsiye edilmiştir. İsra suresinin 23-25.ayetlerinde yanında yaşlı ebeveyni bulunanlara söylenen şu sözler oldukça belirgin bir yaklaşım ortaya koyar: “Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf!’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, sen de onlara öylece merhamet buyur.’ Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır.”[5]

Üretim ve ekonomik faydadan uzaklaşmak zorunda kalan yaşlı insanlar, Müslümanlar nezdinde toplum için birer yük olarak görülmezler, aksine “bereket (bolluk) kaynağı” ve “tehlikelere karşı korunma vesilesi” olarak görülürler.

Hz. Muhammed (s.a.v), “Allah size yardım edip rızık veriyorsa, bu, aranızdaki zayıflar sâyesinde değil midir?”[6] buyurmuştur. Bu ve buna benzer hadislere[7] göre, bebekler, hastalar, yaşlılar, fakirler ve engelliler Allah’ın insanlığa karşı cömertliğinin vesileleridir.

Hz. Muhammed’in (s.a.v) bu kapsamdaki başka bir hadisi ise şöyledir: “Eğer takva sahibi gençler, beli bükülmüş yaşlılar, süt emen çocuklar, yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.”[8] Bu hadis ise yaşlıların toplumun başına gelebilecek belalara karşı manevi birer paratoner niteliğinde olduğunu ifade eder.

Yaşlılık dönemi, Allah’ın ve Ahiretin varlığına inanmayan bir insan için üzücü ve korkutucu bir etkiye yol açabilirken, inanan insanın dünyasında “dünya yüklerinden, hayatın zorluklarından kurtulma ve daha önce ölmüş olan sevdiklerine kavuşma” için yakınlaşma duygusu uyandırabilir.[9] Yaşlı kimselerin anne-baba, yakın akraba, arkadaş gibi sevdikleri kişiler, bu dünyadakinden daha fazla ahiret hayatında birikmiştir. Böyle olan bir Müslüman ahirette sevdikleriyle kavuşmayı ümit eder ve ibadetlerine şevkle devam eder.

Yaşlanmanın getirdiği fiziksel güçlükler, aslında insanı dünya hırsından korunmak ve hissettiği acizlik içinde Allah’a daha çok yönelmek için teşvik edicidir. Allah, ömrün son dönemini genellikle yaşlılık şartları içinde yaşatarak insana sonsuzluk hayatı yolunda merhamet etmektedir. İnsan ömründeki yaşlanma olgusu, hayatını gözden geçirme, günahlarına tövbe etme, Allah’a ibadetlerini artırma için bir fırsatlar dönemidir.

Düşkünlük, hastalık, yaşlılık bu dünyanın kısıtlarıdır. Sonsuz olan ahiret hayatında bunların hiç birisi olmayacaktır. Hz. Muhammed (s.a.v), yaşlıların cennete giremeyeceklerini söylediği bir zamanda, yaşlı bir kadın bunu duyarak üzülmüş, bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) kişilerin yaşlı halleriyle değil en güzel yaşa döndürülerek cennete girecekleri müjdesini vermiştir.[10]

Yaşlılık olgusunun varlığı, gençler için de çok yönlü ve önemli bir hatırlatıcıdır.


[1] Nahl/70
[2] Ebu Davud, Edeb, 20. Ayrıca bkz. Tirmizi, Birr, 15
[3]  “Âdemoğlu, kendisini kuşatan ölümcül tehlikelerle birlikte varedilmiştir; bu tehlikeleri atlatsa bile, ihtiyarlığa yakalanır ve neticede ölür.” (Tirmizî, Kader, 14)
[4] Hacc/5
[5] İsra/23-25
[6] Buhârî, Cihâd 76
[7] Ebû Dâvûd, Cihâd 70; Nesâî, Cihâd 43.
[8] Taberani, el-Evsat, 7/134
[9] 26.Lem’a, Lem’alar, Said Nursî
[10] Tirmizi, Şemail, 144

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz