Ana SayfaDiğer Peygamberlerİslam Kaynaklarına Göre Hz. Davud

İslam Kaynaklarına Göre Hz. Davud

Hz. Davud (a.s) Kur’an’da pek çok kez adı geçen, kendisine dört büyük kitaptan Zebur indirilen[1], İsrailoğullarına gönderilmiş ilk hükümdar peygamberdir.

İslam kaynaklarına göre başlarında Câlût isimli bir hükümdarın bulunduğu komşu bir, devlet İsrailoğullarına saldırıp onları yurtlarından çıkarmak istiyordu. Kur’an’da bahsedilen ancak ismi geçmeyen bir peygamber de onlara sabretmelerini, tevhid inançlarından sapmamalarını öğütlüyordu. İsrailoğulları peygamberlerine giderek Câlût’a karşı Allah’tan bir hükümdar tayin etmesini istediler. İsrailoğullarının çok defa sözlerinden döndüğünü bilen peygamberleri onlara bu durumda Câlût’a karşı savaşmaları gerekebileceğini, yine de hükümdar isteyip istemediklerini sordu. Onlar da ısrarlarına devam edip savaşacaklarına söz verdiler.[2]

Allah isteklerini kabul etti ve içlerinde Tâlût’u hükümdar olarak görevlendirdi. İsrailoğulları bu durumu haber veren peygamberlerine itiraz ettiler. Çünkü Tâlût soylu ve zengin biri değildi. Ancak peygamberleri onu Allah’ın görevlendirdiğini, ilmini ve gücünü artırdığını bildirdi.[3] Tâlût’un hükümdarlığı ile birlikte onlara savaş da emredildi. Savaşa giderken susuzlukla sınandıkları, Allah’ın bir imtihan olarak o sudan en fazla bir avuç içebileceklerini bildirdiği Kur’an’da haber verilmiştir.[4] Ayetin devamında Tâlût ve beraberindekilerden çok azının o sudan içmediği ve nehri geçtiği haber verilmiştir. Bu küçük ordunun içinden de bir kısmının savaşacak güçleri olmadığını söyleyerek baştan pes ettikleri, imanı kuvvetli olan azınlığın ise ‘Allah’ın yardımıyla az sayıdaki orduların çok sayıdaki düşmanı yenebileceğini’ söylemeleri anlatılmıştır.

Az sayıda kalan Tâlût ordusu dualarla[5] savaşa başlayarak Allah’ın yardımıyla Câlût’a karşı kesin bir zafer elde ettiler. Tâlût ordusunda bulunan Hz. Davud (a.s) Câlût’u öldürdü. Tâlût’tan sonra hükümdarlık Allah’ın görevlendirmesiyle Hz. Davud’a (a.s) geçti ve hem hükümdarlık hem de peygamberlik vazifesi başlamış oldu.[6]

Hz. Davud (a.s) güçlü bir ordu oluşturarak Kudüs’ü başşehir yaptı ve İsrailoğullarının yerleşik hayata geçmelerini sağladı. Hz. Davud’un (a.s) sadece insanları değil tüm varlıkları etkileyen gür bir sesi olduğu, kendisine verilen Zebur’u okurken kuşların ve dağların onunla beraber Allah’ı tesbih ettiği ayetlerde bahsedilir.[7]

Hz. Davud’a (a.s) peygamberlikle beraber adaletle hükmetme kabiliyetinin de verildiği[8], bazı davalara bizzat kendisinin baktığı Kur’an’da anlatılmaktadır.[9] Hz. Davud’un (a.s) insanları yargılarken sınava tabi tutulduğu, taraflardan yalnızca birini dinleyerek hükmettiği bir dava sonrası hatasını anlayarak Allah’tan affedilmeyi dilediği de ayetlerde bahsedilmiştir.[10] Başka bir davada oğlu Hz. Süleyman’la (a.s) istişare ettiği ve onun kararını daha isabetli bulup hüküm verdiği anlatılmıştır.[11] Bu da yönetici olan kimseler için istişarenin önemine dikkat çeken bir hadisedir.

Hz. Davud (a.s) hükümdar ve peygamber olmasına karşılık kendi emeğiyle geçinen bir sanatkârdı.[12] Demircilik ve zırh yapan Hz. Davud (a.s) ile ilgili Hz. Muhammed (s.a.v); “İnsanın yediği şeylerin en güzeli kendi emeği ile kazandığıdır. Allah’ın peygamberi Davud kendi elinin ekmeğini yerdi.”[13] buyurmuştur.

Hz. Davud’un (a.s) kulluğu övülmüş, Hz. Muhammed’e (s.a.v) de onun hali örnek gösterilmiştir.[14] Hz. Davud’un (a.s) ibadet hayatı da Müslümanlar için örnektir. Sahabeden[15] Abdullah bin Amr’ın her günü oruçlu geçirdiğini duyan Hz. Muhammed (s.a.v) buna güç yetirmenin zorluğunu söylemiş, ona Hz. Davud (a.s) gibi oruç tutmasını tavsiye etmiştir. Bu oruç Hz. Muhammed’in (s.a.v)  bildirdiğine göre bir gün oruçlu olup bir gün oruçlu olmamak şeklindedir.[16] Hz. Muhammed (s.a.v) gece namazında da ümmetine Hz. Davud’u (a.s) örnek göstermiştir: “Allah katında en sevimli namaz, Davud’un (a.s) namazıdır. Allah katında en sevimli oruç da Davud’un (a.s) orucudur. O, gecenin yarısına kadar uyur, üçte birini ibadetle geçirir, altıda birinde ise tekrar uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.”[17] Ayrıca Hz. Muhammed (s.a.v) ümmetine Hz. Davud’un (a.s) şu duasını öğretmiştir: “Allah’ım! Senden seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allah’ım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl!”[18]

Hz. Davud (a.s) Kur’an’da imanı ve güzel ahlakıyla övülmüş bir peygamberdir. İslam inancında, tahrif edilen Kitab-ı Mukaddes’te bahsedildiği gibi büyük günahlar işlemiş biri olarak kabul edilmez.[19] Allah Kur’an’da; Hz. Davud’u (a.s) halife yaptığından[20], onun daima Allah’a yönelen bir kul olduğundan[21], hikmet[22], nübüvvet[23], adâletle hükmetme ve yerli yerince söz söyleme kabiliyeti verildiğinden[24] bahsetmiştir.


[1] İsra/55
[2] Bakara/246
[3] Bakara/247
[4] Bakara/249
[5] Bakara/250
[6] Bakara/251
[7] Sad/18-19
[8] Sad/20
[9] Enbiya/78-79
[10] Sad/21-25
[11] Enbiya/79
[12] Enbiya/80
[13] Buhari, “Büyû”, 15
[14] Sad/17
[15] Sahabe: Hz. Muhammed (s.a.v) döneminde yaşamış ve onun sohbetlerinde bulunmuş kimse
[16] Buhari, “Enbiya”, 38
[17] Buhari, “Teheccüd”, 7
[18] Tirmizî, “Daavât”, 72
[19] Mezmurlar kitabı Hz. Davud’a atfedilir ve zina gibi ahlaki zaaflarından bahsedilir.
[20] Sad/26
[21] Sad/17
[22] Doğruyu yanlıştan ayırma kabiliyeti
[23] Peygamberlik
[24] Sad/20