İslam dinine göre Allah, yarattığı her şeyi sever.[1] Allah’ın insana olan sevgisi, onu yoktan yaratıp en güzel bir şekilde var etmesiyle kendini gösterir.[2] Var olmak, insana verilen en büyük nimetlerden biridir. Allah, insanı cansız ve hareketsiz bir şekilde bırakmayıp hayat vermiştir. İnsana, hayat sahibi canlılar içinde idrak ve düşünme kabiliyeti vermiştir. İnsana en güzel yolu göstermesi için elçiler göndermiştir.[3] Elçilerle insanlara anlattığı din, kolaylıklar dinidir.[4]
Allah, her şeyi insan için yarattığını ifade etmiştir.[5] İnsanın yaptığı kötülükleri fark edip bunları düzeltmesi için zaman tanımıştır.[6] Yaptığı kötülükleri fark edip düzeltmeye çalışanları sevdiğini ifade etmiştir.[7] Emirlerine uyan ve yasakladığı şeylerden kaçınanların cennete gideceği müjdesini vermiştir.[8] İnsanların dualarını cevapsız bırakmadığını belirtmiştir.[9]
Allah, yarattıklarının ihtiyaçlarını eksiksiz olarak yaratmıştır. Balığı yaratırken denizi de yaratmıştır. İnsanı yaratırken havayı da sonsuz bir erişim olanağı ile yaratmıştır. Nitekim Allah’ın isimlerinden biri Rezzâk’tır. Rezzâk; tüm yaratılanlara ihtiyaç duydukları şeyleri, rızıkları bol veren demektir. Mesela insanın vücudunun ihtiyaç duyduğu vitaminler meyvelerde vardır. Yaz ve kış meyveleri ise kendi mevsimlerinde insanların ihtiyaç duyacakları gıdayı içerir şekilde, adet hesabıyla değil bol bir şekilde yaratılmıştır.
Allah, Kur’an-ı Kerim’in farklı yerlerinde çeşitli sebeplerle kullarına olan muhabbetini ifade eder. Örneğin Allah; iyilik yapanları,[10] çok tövbe edenleri (Allah’tan çok özür dileyenleri), maddi ve manevi olarak temiz olanları,[11] takva sahiplerini (Yasaklardan sakınıp, emirlere uyanları),[12] sabredenleri,[13] tevekkül edenleri (çalışıp sonucu Allah’tan bekleyenleri),[14] âdil davrananları[15] sevdiğini belirtir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın sevdiği kimseler arasında en çok işini düzgün ve kaliteli yapanlar[16] yer almaktadır.
Hz. Muhammed de (sav) Allah’ın; nazik ve yumuşak davrananları[17], canının istediği yanlış şeyleri yapmamak için direnenleri[18], hayâ[19] sahibi olanları[20], mütevazı (alçakgönüllü) olan kullarını[21] sevdiğini vurgulamıştır.
Kur’an-ı Kerim’deki ilk ayet, Allah’ın sonsuz bir merhamete sahip olduğunu ifade etmektedir: “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.”[22] Allah’ın isimlerinden biri olan Rahman, “bu dünyada dili, dini ve ırkı fark etmeksizin her canlıya merhamet gösteren” demektir. Rahim ismi ise, hem bu dünyada hem de ahirette Müslüman kullarına karşı merhametli olduğunu ifade etmektedir.
Allah’ın yarattıklarına karşı sevgi ve merhametini ifade eden pek çok ismi vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Afuvv ismi, her zaman günahları affeden ve suçları bağışlayan[23]; Berr ismi, iyilik ve güzelliklerin sahibi, kullarına karşı ihsanı (iyiliği) çok olan[24]; Gafûr ismi, kullarının günahlarını hem bağışlayan hem de örten[25]; Hâdi ismi, doğru yolu gösteren, iyi ve güzel işlerde başarıya ulaştıran[26] demektir.
Allah’ın Hâlik, Bâri ve Musavvir isimleri -Allah’ın bütün yarattıklarında gözettiği orijinalliği, estetiği ve ahengi sebebiyle- kendisini insanlara sevdirmeyi amaçladığını göstermektedir. Bunlardan Hâlik; bir örneği, eşi ve benzeri olmaksızın ilk defa yaratan anlamına gelmektedir.[27] Bâri; yarattıklarını en güzel şekilde yaratan demektir.[28] Musavvir ismi de Allah’ın yarattığı her şeye ayrı bir şekilde biçim vermesi anlamına gelmektedir.[29] Yeryüzündeki bütün insanların simalarının birbirinden farklı olması bu açıdan ele alınabilir.
Görüldüğü üzere Allah tüm yarattıklarını yoktan var ettiği birer eseri olarak çok sevmektedir. Bununla beraber kendilerine verdiği iradeyi iyi yönde kullanan bilinç sahibi kullarının davranış ve tavırlarından en çok hoşnut olduklarını da hem Kur’an ayetleri ile hem de elçisi Hz. Muhammed aracılığıyla bildirmiştir.
[1] Allah’ın Vedûd ismi, “Allah’ın, kendisini çok seven kullarının sevgisine misliyle karşılık verdiğini ve sevilmeye tek layık olanın kendisi olduğunu” ifade etmektedir.
[2] İnfitar, 7- 8; Tin, 4.
[3] Ali İmran, 164.
[4] Hac, 78.
[5] Bakara, 29.
[6] Rad, 32.
[7] Bakara, 222.
[8] Meryem, 60- 63.
[9] Müminun, 60.
[10] Bakara, 195.
[11] Bakara, 222.
[12] Al-i İmran, 76.
[13] Al-i İmran, 146.
[14] Al-i İmran, 159.
[15] Maide, 42.
[16] Al-i İmran, 148.
[17] Buhârî, Edeb, 35.
[18] Müslim, Zühd, 11.
[19] Hayâ; kişinin çirkin davranışlardan rahatsız olup onları terk etmesi demektir.
[20] Ebû Dâvûd, Hammâm, 1/4012.
[21] İbn-i Mâce, Fiten, 16.
[22] Fatiha, 1.
[23] “Mü’minlerden kim kendisine yapılan haksızlığa misliyle karşılık verir, sonra yine haksızlığa uğrarsa, elbette Allah ona yardım edecektir. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.” Hac, 60.
[24] “Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O’dur.” Tur, 28.
[25] “De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” Zümer, 53.
[26] “(Resûlüm!) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.” Kassas, 56.
[27] “Rabbiniz Allah işte O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. O, her şeyi yaratandır. Öyleyse yalnız O’na kulluk edin. Her şeyin dizginini elinde tutan, her işte kendisine güvenilip dayanılan O’dur.” En’am, 102.
[28] “Ey insan! Seni yaradan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” İnfitar, 6- 8.
[29] “Rahimlerde size istediği şekli veren O’dur. O’ndan başka gerçek ilah yoktur.” Al-i İmran, 6.
