London Escorts sunderland escorts asyabahis.org dumanbet.live pinbahiscasino.com www.sekabet.net olabahisgir.com maltcasino.net faffbet-giris.com asyabahisgo1.com dumanbetyenigiris.com pinbahisgo1.com sekabet-giris2.com www.olabahisgo.com maltcasino-giris.com www.faffbet.net www.betforward1.org betforward.mobi www.1xbet-adres.com 1xbet4iran.com www.romabet1.com www.yasbet2.net www.1xirani.com romabet.top www.3btforward1.com 1xbet 1xbet-farsi4.com بهترین سایت شرط بندی بت فوروارد
Ana Sayfaİslam’da Sosyal Hayatİslam’ın Mizaha Yaklaşımı

İslam’ın Mizaha Yaklaşımı

Mizah, düşünceleri şaka yoluyla güldürerek anlatma sanatına verilen isimdir. Mizah, duyguların insan psikolojisini olumsuz etkilediği zamanlarda duygu yükünü azaltan bir işlev görmektedir.

İslami terminolojide mizah yerine hezl, latife, nükte ve hiciv kelimeleri kullanılmaktadır. Bu kavramların, birbirlerinden ayrılmasını sağlayan küçük nüansları bulunmaktadır. Örneğin hezl, alay ederek küçük düşürme; hiciv, yermek ve eleştirmek; latife ve nükte ise kimsenin kalbini kırmadan ve kelimelerin dikkatle seçildiği şakalardır.

İslam dininin ilk dönemlerinden itibaren de mizah kültürünün toplum içerisinde var olduğu bilinmektedir. Kur’an-ı Kerim’de mizahı yasaklayan herhangi bir ayet yoktur. Ancak İslam dininde yalana dayanan, insanları inciten, alaycı, küçültücü, cinsellikle ilgili olan şakalar yasaklanmıştır.

İslam dini yaratılış özelliklerinden olan ihtiyaçların giderilmesine izin vermiştir. Nitekim Hz. Muhammed, şaka yapmayı sever ve kendisi de zaman zaman şaka yapardı.

Müslüman âlimler, doğru ve güzel şaka yapmanın sünnet olduğunu ifade etmişlerdir. Hz. Muhammed (sav) yaptığı şakaların doğru olmasına dikkat ederdi.[1] Hz. Muhammed (sav) bir defasında “Ben sadece doğruyu söylerim” buyurmuş, bunun üzerine sahabeden bazıları, “Ey Allah’ın Resulü! Sen bize şaka yapıyorsun ama” deyince, “Ben sadece doğru söylerim” şeklinde karşılık vermiştir.[2] Hz. Muhammed, bazı insanlar İslam’a girerlerken onlardan, “Şaka ile dahi olsa yalan söylemeyeceğim” dedirterek biat almıştı. Hz. Muhammed’in yalan ile şaka yapılması hususunda çizdiği sınırın anlaşılması için şu hadis önemli görülmektedir: “Yazık o adama ki insanları güldürmek için yalan söyler. Bilirler ki bu yalandır. Ama o onları güldürmek ister. Yazıklar olsun ona! Yazıklar olsun, yazıklar olsun!”[3]

Hz. Muhammed’in (sav) mizah sırasında dikkat ettiği bir diğer husus, muhatap aldığı kimsenin kalbini kırmamak, korkutmamak ve ona zarar verecek davranışlardan uzak durmaktır. Bu konu ile ilgili Hz. Muhammed; kırıcı şakalaşmayı yasaklamıştır[4], bir Müslümanı korkutmanın helal olmadığını (buna izin verilmediğini) ifade etmiştir.[5]

Hz. Muhammed (sav) daha çok etrafındaki yaşlılara, çocuklara yani sevgi bekleyen kimselere şakalar yapmıştır. Bir defasında Hz. Muhammed, küçük yaştaki yardımcısı Enes b. Malik’e “Ne haber iki kulaklı?” diye takılmış[6], bir defasında da yaşlı bir kadının sorusu üzerine “Cennete yaşlı kadınlar girmeyecek” şeklinde cevap vermiş, kadının üzüldüğünü görünce “Çünkü yaşlı kadınlar cennete genç olarak girecek” diye açıklayarak gönül almıştır. Bir diğer olayda da bir adam, Hz. Muhammed (sav)’in yanına geldi, onu devesine bindirmek istedi, Hz. Muhammed de, “Biz de seni dişi devenin yavrusuna bindirelim” dedi. Adam, “Ya Rasûlüllah, devenin yavrusuna nasıl bineyim?” diye sorunca, Hz. Muhammed, “Bütün develeri dişi deve doğurmaz mı?” buyurdu.[7]

Şu da ifade edilmelidir ki İslam dinine göre şakada da bir ölçünün ve dengenin olması gerekmektedir. Olur olmaz her yer ve durumda şaka yapılmamalıdır. Hz. Muhammed (sav), kişinin dünya ve ahiret hayatı için amaçsız ve gereksiz konuşmaları (malayâni) hoş karşılamamış, “Malayâniyi terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundandır” buyurmuştur.[8] Ayrıca çok gülmenin kalbi öldürdüğünü vurgulayarak bunda da aşırılıktan sakındırmıştır.[9]


[1] Tirmizi, Birr, 57.
[2] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 340.
[3] Ebu Davud, 4338; Tirmizî, 2237.
[4] Tirmizi, Birr, 58.
[5] Ebu Davud, Edeb, 85.
[6] Ebu Davud, Edeb, 84; Tirmizi, Menakıb, 45.
[7] Tirmizi, Birr, 57; Ebu Davud, Edeb, 84.
[8] Tirmizi, Zühd, 11.
[9] İbn Mace, Zühd, 19.