İslamiyet yardımlaşmaya çok önem veren bir dindir. İnsanlar birbirlerine muhtaç olarak yaratılmıştır. Kiminin fikrine, kiminin parasına, kiminin sevgisine, kiminin gücüne ihtiyaç duyan insanlar her an yardımlaşma ve dayanışma içinde olmaya muhtaçtır. Bu durumun İslam’daki en somut örnekleri zekâtın[1] ve sadakanın[2] emredilmesidir.
Kur’an’da yardımlaşmayı teşvik eden birçok ayet olmakla birlikte, yardımlaşmadan kaçınanların başına gelebilecek olumsuzluklar da şu ayette bildirilmiştir: “Kâfirler de birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz aynı şekilde birbirinize arka çıkmaz ve destek olmazsanız, yeryüzünde ne götürüp ne getireceğini kestiremeyeceğiniz büyük bir fitne, kargaşa ve büyük bir bozgunculuk patlak verir.”[3]
Toplum halinde yaşamanın bir gerekliliği olan yardımlaşma, İslam’da maddi-manevi hayatın tamamını kapsayacak şekilde en geniş sınırlarıyla ele alınmıştır. Hz. Muhammed’in (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicretinde[4], Medineli Müslümanların (ensarın) göç edip gelen Müslümanlara (muhacirlere) evlerini açmaları, yiyeceklerini paylaşmaları, iş imkânı sağlamaları yardımlaşmada zirve olarak nitelendirilen örneklerdir. Haşr suresi 9. ayette Allah ensar ve muhacirlerden bahsederek; ensarın kıskançlık duymadan, sevgi ve kardeşlik duygularıyla muhacir kardeşlerini kendilerine tercih etmelerinden hoşnut olduğunu bildirmiştir.
Yardımlaşmanın maddi ve fiziki boyutunun dışında, hayır ve şer ile alakalı da olabileceğini hatırlatan ayette Allah; “…İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın…”[5] emri ile yardımlaşmanın sınırlarını da çizmiştir.
İslamiyet’te çok geniş bir yelpazede ele alınan yardımseverlik; karşısındaki bir insana tebessüm etmekten, Müslüman kardeşini kendine tercih etmek boyutuna varan bir alan sunmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v); “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Kim bir kardeşinin ihtiyacını karşılarsa, Allah da onun ihtiyacını karşılar. Kim bir Müslümanın herhangi bir sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter.”[6] demiş ve ayrıca; “(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır[7]. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.”[8] sözü ile de sadaka, iyilik yardımseverlik gibi davranışların aslında ne kadar kolaylıkla yerine getirilebileceğini Müslümanlara hatırlatmıştır.
[1] Bakara/43
[2] Bakara Suresi/271
[3] Enfal/73
[4] Hicret: Allah’ın dinini yaymak için yapılan göç
[5] Maide/2
[6] Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58
[7] Sadaka: İslamiyet’e göre ihtiyaç sahiplerine yapılan yardım, iyilik
[8] Tirmizî, Birr, 36