İnsanlık tarihi boyunca bazen tabiat olayları, bazen şahıslar, bazen hayvanlar ya da günler gibi çeşitli durumlar uğursuz sayılmıştır. Toplumdan dışlanan insanların, uğursuz kabul edildiği için eziyet edilen hayvanların örnekleri tarih kaynaklarında yer almaktadır. İslam ise uğursuzluğu reddetmiştir.
Hristiyanlıkta ayna kırmak, kara kedi görmek, 13 sayısı, Cuma günü gibi kavramlar uğursuz sayılmışken, Yahudilikte iki köpek arasında kalmak, iki kadın arasından geçmek ve pazartesi günü uğursuz sayılmıştır.[1] İslam öncesi Arap toplumlarında da uğursuzluk nesnelere ve kişilere atfedilen ve yaygın inanılan bir durumdur.
İslam dini tüm bu inanışlardan farklı bir tutum sergilemiştir. Uğursuzluğu savunanlara karşı verilen cevaplar Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde anlatılmıştır. İnkârcıların kendilerini haklı göstermek için kişileri ya da durumları uğursuz diye nitelediklerinden bahseden ayetlerde “uğursuzluk” inancı reddedilmiştir.[2]
Hz. Muhammed (s.a.v) uğursuz bulma ve kötüye yormayı, bu sebeplerle işlerini düzenleyerek yapacağı işi ertelemeyi hoş görmemiştir. Cahiliye Araplarının (İslam öncesi Arapların) uyguladığı kuş uçma yönüne göre işleri düzene koymayı şirk olarak nitelendirmiştir.[3] Çünkü bu tip uygulamalar, olan olayların Allah tarafından geldiğinin unutulmasına, uğur ve uğursuzluk ile varlıklara bağlanmasına, dolayısıyla da tevhit inancının göz ardı edilmesine sebep olmuştur. Arap aylarından safer ayının ve baykuş ötmesinin uğursuz sayıldığı dönemde yine Hz. Muhammed (s.a.v) bunların da uğursuz sayılmaması gerektiğini söylemiş[4], başka bir hadisinde de sihir yapmayan, uğursuzluğa inanmayan, Allah’a tevekkül eden kimseleri cennetle müjdelemiştir.[5]
İslam dininde olayların ya da eşyaların özünde iyi ya da kötü olduğu fikri reddedilirken, başa gelen bela ya da hayırlı olayların her birinin Allah’tan gelen bir imtihan gözüyle değerlendirilmesi gerektiği vurgulanır. Bu İslam inancının bir gereğidir.[6]
[1] TDV İslam Ansiklopedisi, “Uğursuzluk”
[2] Yasin/19, Neml/45-47, Araf/130-131
[3] Ebu Davud, “Tıb”, 24
[4] Buhari, “Tıb”, 45, 54; Müslim, “Selam”, 102
[5] Buhari, “Rikak”,21
[6] Nisa/78